2.1.14

Her Canlı

      Evet..Zincirlikuyu Mezarlığı'na gittiysen eğer seni kocaman bir yazı karşılamıştır:'Her canlı ölümü tadacaktır.'Unutma insanoğlu diyor sana,tek gerçek bu,öleceksin sen de bir gün..


      Evet..Hepimiz bir gün öleceğiz ölmesine;ama ya bizden önce gidenlerin acısı ne olacak? Onların acısını nasıl unutacağız? Unutamayacağız tamam da nasıl alışacağız? Yoksa alıştığımızı mı sanacağız? Aklımıza geldikçe göğüs kafesimiz daralmayacak mı? Keşke o yanımda olsaydı diye inlemeyecek miyiz? Çok kötüdür bu acı,çokkk..


      Bir tanıdığın,sevdiği birini kaybeder.Aradan biraz zaman geçer;1 ay,2 ay....Bakarsın ki gülüyor eğleniyor,içinden dersin ki:''Helal olsun,toparlamış kendini,bak nasıl da neşeli.' Öyle değildir işte..Sen öyle zannedersin.Halbuki onun içinde ne fırtınalar kopar,yüreği nasıl yanar anlaman mümkün değildir.


      Geçmez o acı ahbap..Nasıl geçsin ki? Düşünsene.O artık yok.Sesini bir daha duyamayacaksın.Dokunamayacaksın asla.Göremeyeceksin.Bunların her biri sana acı olarak dönüş yapacak.Dayanamayacaksın.Belki ağlayacaksın belki de ağlayamayacaksın..


      


      O'na en yakın olduğun yer mezarının başı olacak.Dokunabilecek tek şey mezarının toprağı olacak.O'nunla konuşmanın tek yolu dua etmek olacak.Açacaksın avuçlarını okuyacaksın bir Fatiha,sonra dönüp gideceksin.O,orada kalacak,yanında götüremeyeceksin.'Tek başına,buz gibi toprağın altında kaldı.Çekip alamadım,bıraktım orada.' diyeceksin,ama elinden bir şey gelmeyecek.Öylece çekip gideceksin.


      Ben hiç ağlamadım,biliyor musun? Tek damla yaş akmadı gözlerimden.İçe doğru ağladım daha doğrusu..O yaşlar içime doğru aktı.Yangınlar vardı yüreğimde.İçe doğru akınca yaşlar,söndürür yangınları zannettim.İyice coşturdu.Daha çok yandı.Gün geldi söndü yangın.Ama yürekteki yara kabuk bağlamıyormuş.Yaşlar aktıkça bu kez de yarayı yaktı,kavurdu.


      Çok gittim mezarının başına.Çok açtım avuçlarımı.Sonra da çaresizce dönüp gitmelerim bitmedi,bitemedi bir türlü..Üstünden seneler geçti de acısı geçmedi,geçemedi bir türlü..Mezar başına her gidişimde hayattan koptum.Öyle insan içine tekrar kolay kolay karışamazsın.Kalabalıkların içinde tek kalırsın.'Ölenle ölünmez kardeşim,dünya dönüyor.'diye teselli cümleleri kulağından eksik olmaz.'Benim dünyam dönmüyor!'diye haykırmak istersin de beceremezsin.Kendi kendine 'Bırak onlar öyle sansın.' der,acı acı güler geçersin.Sonra kendinle baş başa kalabileceğin bir yer istersin,gidersin.Uzaklara dalarsın.Çıkarırsın cebinden bir sigara yakarsın ama o sigara hiç bitmez.Ciğerlerin bile o bitmeyen sigara için hazırlıklı gibidir.Bitmesin isterler sigaran..'Yüreğin yanacağına ben yanayım.'der gibi inler ciğerler..Sessizce hayatına devam edersin.


      'Dertler paylaştıkça azalır.' derler ya hani.Bu derdi paylaşma,boş ver.Emin ol paylaştıkça çoğalıyor.İçine at.Dua et.


      İnsan evladı çok nankör bir varlıktır.Her ölenin arkasından ağlanır,sızlanır,ağıtlar bile yakılır.Ama hiç kimse ölen için ağlamaz.Herkes kendini düşünür de ağlar.Ağlamaların altında yatan ana tema:'O artık yok!'tur.O'nu düşünüp ağlamaz,herkes kendi için ağlar.


      Allah seni hep güldürsün ahbap..Hep gül,bol bol gül.Ama gülerken unutma,aklının bir köşesinde kalsın.'Her canlı ölümü tadacaktır.'

1.1.14

Zor Zanattır O Meret

    


  Aşkın rengidir kırmızı derler.Kime göre,neye göre?Seven adama göre aşkın rengi siyahtır.Hem de simsiyah..Gözü kararır,içi daralır,en sonda da gün gelir hayatı kararır..


      Öyle seversin işte..Gece uykun gelir,başını yastığa koyarsın,kaparsın gözlerini ama uyuyamazsın.Açarsın o gözleri bir daha kapatamazsın.Yaşarken eğlendiğin,seni mutlu eden o hatıralar öldürmüştür artık seni.Hadi bakalım şimdi uyu uyuyabilirsen.


      Ne zaman uyuduğunu bilmez halde uyanırsın.Gözünü açar açmaz aklına 'O' gelir.Elini uzatır telefonunu alırsın,bakarsın var mı bir mesaj bir arama diye.O kadar çok heyecanlanırsın ki her sabah o telefona bakışında,o kadar çok ümitlenirsin ki,'O' bunu bilse kesin arardı,dersin.Hadi bakalım şimdi uyan uyanabilirsen.


     İskender Pala'nın bir sözü var:''Aşk her gece uyumadan önce akla son gelen,her sabah uyandıktan sonra akla ilk gelendir.Tabi,uyuyabilirsen.''

      Uçurumun kenarında teksin artık.Kimse yok yanında yardım edebilecek.O gitti ya,kimsenin eli fayda etmez artık seni kaldırmaya..




      Bir insan düşün ki aşkla yansın.Erisin bitsin.Ama sevgilisine olan aşkından değil,o sevgiliye aşık olmaya aşık olsun.Sevgilisi yanına gelince:
''Ger ben ben isem sen nesin ey yar
Ver sen sen isen neyim ben-i zar''
diyerek reddetsin O'nu.Tek bedende iki aşkı yaşayabilsin.Sonra da deli olsun Kays'ın adı.Bilmez ki kimse,Kays deli değildir.Aşık olmuştur bir kere.Aşkın rengi siyahlaşmıştır artık onda..


      Öyle süslü püslü cümlelere,laf oyunlarına gerek yoktur.Aşk basit bir duygudur.Zaten için bir kere karardı mı kaleminden öyle cümleler dökülür ki herkes cümleleri süsledin sanar.Ama bilmezler ki onlar artık senin için en basit cümlelerdir.


      Bakışı gelir aklına.Düşün sen de kendi aşk acını!Aklına hep bakışlar gelmedi mi?Demiş ya hani İskender Pala:''Aşk bir bakıştır gerisi vesairedir.'' diye.Hadi bakalım,yalan de diyebilirsen.


      Elleri gelir aklına.Elini tuttuğun anlar değil,sadece O'nun elleri..Kokusu hep burnundadır zaten.Sokakta yürürken yüreğine ansızın bir koku gelir.Nefesin kesilir.Adım atamazsın.Öylece duruverirsin.Etrafına bakarsın dolu gözlerle,O'nu ararsın.Hep ararsın,arayacaksın da.Ama bulamazsın,bulamayacaksın da..


      Başkasını sevemezsin artık.Sevme de zaten.Boşa gitmesin onca acı,onca keder.Ama hep düşünürsün,için içini yer.Hatta öyle bir düşüncedir ki bu,her gün biraz daha içini kemirir.'Şimdi O başkasını mı sevecek?Başkasının mı olacak?Hiç mi sevmedi beni?Yalan mıydı o sözler?'.Cevabını asla bulamayacaksın.O yüzden sana küçük bir hikaye anlatayım aşık dostum:





      Sevdiğim bir abim var.5 senelik ilişkisi 5 dakika içinde biten bir abim.'Adam ne sevdi be!' dedirten cinsten.Delikanlı gibi sevmek vardır ya,işte en delikanlı seven adam.Adam gibi adam.Bitmesin diye de çok uğraştı.Aylarca,bana mısın demeden uğraştı.O dev gibi adam ne hallere düştü bir bilsen..Ama olmadı.'Abi boşver,olmuyorsa zorlamayacaksın demişler,zorlama sen de.' dedik,'Zorlamazsam sevmemiş olurum.'dedi her seferinde.Şimdi kız başkasıyla nişanlı.O koca yürekli adamı unuttu.O adam her gece sarhoş uyuyor.Psikolojik tedavi de görüyor ama,nafile.Bir gece evinde oturuyoruz.O içip içip anlatıyor,ben susup susup dinliyorum.Anlatıyor dediğime bakma,soru sorup duruyor:'Şimdi O başkasını mı sevecek?Başkasının mı olacak?Hiç mi sevmedi beni?Yalan mıydı o sözler?'.Hadi bakalım,gel de cevap ver.En sonunda kendi cevabını kendi verdi:'Çok sevmedi ama çok güzel sevdi be!!!'.Senin de cevabın bu olsun aşık dostum.Başka cevaplar arama,bulamazsın.


      Bitirirken..İzlerken çok eğlendiğim bir film var.Deli Dumrul.Akranlarım çok kıro bulurlar belki ama olsun :) Bir sahnede filmin başkahramanı aşka dair konuşuyor.Çok hoşuma gitmişti.Seninle de paylaşmak istedim:


      'Anlamını çakamadığımız,uydur kaydır cümlelerle süslemeyi beceremeyiz biz aşkı da sevdayı da.Ama biliriz ki zor zanattır o meret.Er meydanında kaçak dövüşmek gibi değil,kambur feleğe dik durmasını öğretmek gibi külfetli bir iştir birini sevmek.Gözünü budaktan sözünü dudaktan sakınmamaktır.Şairin de dediği gibi,sevda geldiyse başa kıvırmak artık boşa,gidersin o sevdanın peşinden koşa koşa.'

30.12.13

SINAV

       
             
             Çok klasik bir söz vardır:Hayatımız sınav.. Klasik demişken aklıma geldi.Klasik sınav,test sınavı,boşluk doldurma,doğru-yanlış vs. vs. vs. Ne kadar da çok sınav çeşidi varmış ama :/

             Daha küçücük çocukken başlar bu sınav stresi.Ortaokul yıllarında stres kapısından içeri ilk adımı atarız.Lise mi okuyacaksın? Dur bakalım ahbap! Sınava girdin mi sen?! Üniversite mi okumak istiyorsun? Öyle kolay değil bu işler! Sınav var sınavvv! Demek bitirdin ha üniversiteyi,aferin sana.İş istiyorsun demek! Bil bakalım ne var? Sınav var..


           Çalışkan bir öğrenci oldum hep..Babam zaten öğretmen,ilkokul ve ortaokulda okullarımız karşılıklıydı,mecburen çalışkandım yani :) 8.sınıftayken dershane hayatım başladı.Hafta içi okul,hafta sonu dershane.Akşamları etüt,bazı akşamlar soru çözme saatleri.''Lan'' derdim kendi kendime,''Lan,ben daha çocuğum.Dayanamıyorum bu tempoya.'' Ama kim dinler beni,sonuçta önümde kocaman bir sınav var sınaavvv! Öğretmenlerimiz her gün konuşma yapardı:''Bakın çocuklar,güzel bir liseye yerleşmeniz lazım.İyi bir gelecek için güzel okullarda okumalısınız.İyi çalışın SINAV'a!'' 


          Liseye geldim.Daha 4 koca sene vardı nasıl olsa diğer SINAV'a.Gözümü açtım kapadım.Sonra bir daha açtım ki o da ne? O koca 4 sene geçmiş gitmiş.Hadi bakalım.Al eline kalemini kitabını,kapat bilgisayarını otur da ders çalış.Hem de öyle böyle değil.Çok çalışacaksın.''Bak artık her şey bitiyor.Kazan güzel bir okul hayatın kurtulsun.İşin olsun,aşın olsun.'' diye diye çalıştırdılar yine.Tamam kabul,saç dökülmesi genlerimde var ama bu kadar da hızlı dökülmezdi :/ Bir baktım aynaya,yanlar açılmış.Peki bunun suçlusu kim? SINAV dediğini duyar gibiyim :)


         Her lise öğrencisi üniversite hayalleri kurar.Kursunlar tabii.Hatta hayal kurmakla kalmasınlar,sınava yaklaştıkça kendilerini üniversiteli gibi hissetsinler.Lisede bir edebiyat öğretmenim vardı.Çok severdim kendisini.Hep derdi ki: '' Biraz rahatlatın kendinizi.Yolda yürürken bile ben artık üniversiteliyim diyerek emin adımlarla yürüyün.O sınava giderken de girip çıkacağım hoopp bir bakmışım üniversiteliyim deyin.'' Tabi lise okuyan kardeşlerimizin hayallerindeki üniversite olgusu,'bir gitsem de yatsam artık' olarak şekilleniyor :) Yalan söylemeye gerek yok,ben de böyle düşündüm :) Ama daha gelir gelmez tokat gibi cevabı aldım:''Yatmak yok! Kalk da çalış biraz! '' Olsun.Nasıl olsa vize dönemi var,final dönemi var sonra rahatım,dedim.''B.k rahatsın!'' dedi yine aynı ses.Kalın kalın kitaplar,binlerce sayfa sınav sorumluluğu...Abartmıyorum,her bir sınav,üniversite sınavından daha da zor olmaya başladı.Hem bu kez test de değil.Sayfalarca yazmak zorundayım :/ Her sınav dönemi konu sorumluluğundan daha çok sorulan bir sorumuz vardır mesela:''Sınav nasıl olacak? Test mi,klasik mi,doğru-yanlış mı,boşluk doldurma mı?'' Ve her sınav döneminde çokça aldığımız bir cevap vardır:''Klasik! Öğrenin artık!'' E hocam böyle diyorsun da,insan bir umut soruyor işte :)


       Dahası da var..Bununla da bitmeyecek.Okul bitiyor işte,ne kaldı sanki şurda? Ama sınav biter mi? Bir iş lazım.Onun için de sınavı kazanmak lazım.


       Yazımı okuyan bir lise öğrencisi kardeşim varsa eğer,içi hemen karamsarlıkla dolmasın :) Biraz gayretle bu sınavların hepsi halledilir.Bu hayatta asla pes etmemek gerekir.Öyle birkaç tane seni deneyemeyen deneme sınavının sonucuna bakıp da kaybettiğini düşünme sakın.Şu an kimin olduğunu hatırlamadığım :) bir söz var:Kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin! Ne olursa olsun sen vazgeçme.Hayat öyle bir hayat ki,seni hep tekmeler.Bir kere de elini uzatıp kaldırmaz.Sen koşarken önündeki engelleri temizlemez,üstüne üstlük sana çelme takar.''Bık artık'' der sana,''Yorul''der! Takma sen onu.Dinleme bile.Düştün mü? Kalk,koşmaya devam et.Belki biraz dizin acımıştır ama olsun,biz zaten çocukken dizimiz kanar halde koşmaya alışmadık mı? Her yanımız yara bere içinde de olsa,ne zaman oyunu yarım bıraktık ki? Bu oyunu da yarım bırakma.Şu an,''Senin tuzun kuru tabi,üniversitede okuyorsun.Böyle konuşmak sana kolay.'' diyor olabilirsin.Ben neler yaşadım da tuzumu kuruttum bir bilsen..Ama oyunda mızıkçılık yapan olmadım.Sen de olma! O zaman sen kazanırsın.İşte o zaman göğsü gere gere ''Ben kazandım.'' diyebilirsin.


       Ne demiştik? : Hayatımız sınav.. Düşeriz dedik,kalk koş dedik,hayat hep tekme atar dedik,dedik de dedik :) Bak ne çıktı ortaya? O kadar çok sınava giriyoruz ki,asıl sınavı unutuyor gibiyiz.Bizim her anımız sınav.Gerçekten de 'Hayat bir SINAV.' Dizindeki yaraya aldırmadan koşan kim varsa,bu sınavı da o kazanır.Pes etme sen ahbap :)

26.12.13

Kim Bu ''TURUNCU SAKALLI ADAM''??

     Uyandım.Doğum günümdü bugün.Sevgilim vardı nasıl olsa o kutlardı doğum günümü.Zaten ondan önce benim doğum günümü kutlayan olmamıştı desem yalan sayılmaz.Hatta daha 11.sınıftaydık,henüz sevgilim değildi,sınıf arkadaşıydık o zamanlar :) Yine doğum günümdü.Kutlayanım zaten yoktu,onu geçtim hatırlayan bile olmamıştı.Ben de bozuk moralle spor salonuna gitmiştim.Sinirli sinirli antrenman yaparken bir mesaj geldi,O'ndan geliyordu.Doğum günümü tek hatırlayan olmuştu.İlk yazımdan hatırlarsınız,ben daha birkaç ay öncesine kadar sosyal medyaya dair hiçbir şey kullanmıyordum.Yani facebooktan falan da doğum günümü göremezdi.Hatırlamıştı yani.Bugün Turuncu Sakallı Adam'ın doğum günüydü.Nasıl sevindim bilemezsiniz..İşte seneler sonra bu kez sevgilim olarak kutlayacaktı doğum günümü,biliyordum.Zaten O'ndan başkasının hatırlaması artık umurumda bile değildi.En değerli O değil mi nasıl olsa?

     Duşumu aldım,güzel güzel hazırlandım,parfümümü sıktım,son olarak aynaya baktım,tamamdı,artık gidebilirdim sevgilimin yanına.Ne hediye almıştı acaba? Hep söylerdim 'Senin olman bana büyük bir hediye zaten.Bir şey almana gerek yok.Bir 'Seni seviyorum' de,gerisi önemli değil' diye.Ama O durur mu,alacaktı hediye,biliyordum.Hem de çok zevklidir kendisi,kesin güzel bir şey alacaktı.

    Evden çıktım.Çocukluğumun geçtiği,iyi-KÖTÜ her şeyi yaşadığım,hayatı öğrendiğim,şimdi önünden geçerken dolu gözlerle bakıp iç geçirdiğim,eski ama sıcacık evimden.Şimdi ki siteler gibi değildi benim evim.Mahalle arasında,eski,üstünde kestane yaptığımız sobalı,anılarla dolu,komşuluk nedir bana öğreten,hayatımın en acı anlarını yaşadığım bir evdi o.'En büyük acını o evde yaşadıysan neden özlüyorsun?' dediğini duyar gibiyim.Bir insan annesine en son sarıldığı evi özler tabii.

    Buluşacağımız yere yakındı evimiz.Yavaş yavaş yürümeye başladım.Yaktım bir sigara ama bizim Şazi Abi'den naneli sakız ve ıslak mendil almam lazım.Ağzım ve elim sigara kokmasın sevgilimin yanında,hem de doğum günümde.

    Sevgilim ve ben çayımızı kahvemizi söyleyeceğiz,sohbet edeceğiz,O benim doğum günümü kutlayıp hediyesini verecek sonra kalkıp gideceğiz.En azından ben öyle sanıyorum.
    Zannettiğim gibi gidiyordu her şey.Bakıyorum O'nun gözlerine,tekrar tekrar hayat doluyorum,daha çok konuşasım geliyor.Geldikçe de konuşuyorum.Ayıptır söylemesi espri konusunda iyiyimdir,insanları güldürmeyi severim,insanlar da benimle sohbet etmeyi sever.Hele bu insan O olunca daha çok espri yapıyorum ki fazlasıyla gülsün.Çünkü O güldükçe benim içimdeki çocuk biraz daha büyüyor.

    İnanmayacaksınız ama benim için çok güzel bir doğum günüydü bu.Çok eğleniyordum.O yanımdaydı sonuçta.Ben böyle düşüncelere dalmışken O bir yerlere doğru el işareti yaptı.Ben ne olduğunu anlamadan garson elinde bir pastayla yanımıza doğru gelmeye başladı.Kakaolu pasta,en sevdiğim.Pastayı bıraktı doğum günümü kutladı ve gitti garson.Benim için düzenlenmiş kocaman bir partinin içindeymiş gibiyim.Heyecanlı ve sevinçli.Tam pastayı keseceğim,o da ne öyle? Üstünde şık bir yazı:TURUNCU SAKALLI ADAM

    Gözlerim dolacak,belki de bir damla akacak ama erkeklik yapacağım ya,belli etmiyorum O'na.Duygusalım ama göstermiyorum.Gülümseyerek kesiyorum pastayı.O sırada telefonum çaldı.En iyi arkadaşım arıyor.Hatırlamadı bence???? Buluşalım demek için arıyor bence???? Açtım.Açar açmaz o çatal çatal sesiyle bağırdı:'Doğum günün kutlu olsun kardeşim.'

    Sevgilim ve en iyi arkadaşım hatırlamıştı işte.Üstüne bir de garson kutlamıştı.3 etti.O zamana kadar ki rekorumu kırmıştım.Tam 3 kişi kutlamıştı.'Nerdesin?' dedi arkadaşım.Söyledim yerimizi,o da geldi.Öküzdür de biraz kendisi,daha selam vermeden;'Ooooo pastaya bak!' diyerek dalacaktı ki pastaya o yazıyı gördü.Sesli bir şekilde okudu:'TURUNCU SAKALLI ODUN' mu yazıyor orda? :):) Sonra bana döndü ve 'E kardeşim kusura bakma da ODUN olduğun için ADAM mı yazıyor ODUN mu yazıyor bilemedim' :):)
    İşte o gün bugündür adım kaldı mı TURUNCU SAKALLI ADAM diye :)

    Turuncu sakallıyım dediysem hemen kafanda havuç kafalı biri canlanmasın :) Saçlarım kahverengi,kaşlarım da kahverengi benim sadece sakalım turuncu :) Herkes söyler,çok orijinal bir tipimdir.Laf aramızda biraz da komik :)

    Son olarak burdan Kirazlı Sakız'ıma dolu dolu teşekkürlerimi gönderiyorum.O yazmasa o yazıyı,seneler sonra ben bunları yazıyor olmayacaktım :) Sayesinde o günlere tekrar döndüm,sayesinde tekrar güldüm :) Beni hep güldürmesi dileğiyle,Seni Seviyorum Kirazlı Sakız'ım..

Turuncu Merhaba


     İlk yazım..Aslında bu yazı 'Turuncu Sakallı Adam' isminin nerede ve nasıl ortaya çıktığıyla ilgili güzel bir yazı olacaktı;ama bilirsiniz ki bizde adettendir,bir yere girince önce bir 'merhaba' esirgenmez,o yüzden hepinize kocaman bir 'Turuncu Merhaba'..

        Çok değil daha bundan birkaç ay önce facebook,twitter,blogspot vs sosyal medyaya dair hiçbir şey kullanmazdım.'Ben kullanmam' diye ahkam keser dururdum :) Ama baktım ki olmuyor,gündelik hayat sosyal medyada akıyor,kendi kendime 'Benim de artık kullanmam lazım' dedim.Tabi bu kararı almamda Kirazlı Sakız'ın da büyük bir payı oldu :)  
     
       Önce twitter ile başladım.Gündem takip ediliyor,güzel paylaşımlar oluyor,kaliteli espriler..Ama benim için en büyük sorun 140 karakter sınırı oldu :) Ben konuşkan insanım,çenem durmak bilmez.E böyle bir insana da 140 karakter sıkıntı çıkarabiliyor.Kirazlı Sakız da buldu çözümü: ' E bloggerde yaz o zaman. ' :) Böylece gelmiş oldum ben de buralara..

     Anlamam pek internet ortamından.Sayfa süslemeleri,tasarım falan bana göre şeyler değil :) Kaş yapayım derken göz çıkarmak da istemiyorum sonuç olarak.En iyisi sade bir tasarım ve içi dolu yazılar.
   
     Belli bir ilgi alanım da yok benim..Sanattan spora,gündemden felsefeye her konuyu severim,her şeyi okurum.Okurum okurum da,basit okumam ama :) Daha 7 yaşımdaydım.Okumayı öğrenmiş yazmada sorunlar yaşadığım günlerdi.Babam elinde bir romanla eve geldi.Aldım elinden,baktım baktımm baktımmm ve 'Ben bunu okuyacağım' dedim :) Eğitimci babam,'Olmaz öyle şey,daha çok erken' dese de durur muyum hiç,okudum tabii ki.O günden sonra hep roman okudum.Masal kitabı nedir bilmem ben :) Ne Sindirella,ne Pamuk Prenses,ne Rapunzel,ne Çizmeli Kedi bilmem ben :) Büyüyünce öğrendim bu masalları ve ne oldularını.Okumak en büyük tutkularımdan biri oldu o yaşımdan beri.Ama kendime bir tür seçmedim hiçbir zaman.Hep,insan her tür kitabı okumalıdır dedim.Yazar ayrımı,konu ayrımı yapılmamalıydı bence.Yapmadım da..Hani sorarlar ya bazen,'En sevdiğin kitap hangisi?' diye :) Benim bu soruya cevabım olamadı hiç.Her okuduğum kitapta kendimden bir şeyler buldum,daha doğrusu kendimden bir şeyler bulmak zorunda hissettim kendimi.Doğal olarak da her kitap benim okuduğum en güzel kitap oldu :) Lise yıllarımda bu kitap tutkusu iyice çığrından çıktı bende.Elime aldığım kitabı 1 en fazla 2 günde bitirmeliyim diye alıyordum :) Derslerim bile etkilenmişti artık :) Babam bile; ' Oğlum yeter artık okuma,ders çalış ' demeye başladı :) Zor da olsa kendimi frenlemeyi başardım.Lise bitti,üniversiteye geldim.Birkaç ay sonra üniversite de bitecek ama bu okuma tutkusu bitmeyecek,bitmesin de..

    Çok konuştum galiba.. Demiştim çok konuşurum diye,geveze bir insanım ben :) Bu yazıya son noktayı koyma vakti geldi.Adettendir bir merhabayı esirgememek demiştik en başta,o zaman herkese benden kocaman bir TURUNCU MERHABA..